Borcunu ödeyemeyen borçlunun borcunun, alacaklının talebi üzerine, devlet zoruyla taşınır ve taşınmaz varlıklarına el konarak karşılanmasını konu alan hukuk dalıdır. Türkiye’de bu hukuk alanı, 2004 sayılı İcra Ve İflas Kanunu ile düzenlenmiştir.
İcra teşkilatı asli ve yardımcı organlardan oluşur. Asli organlar, sadece icra işlerini yürütmek için kurulmuş olan icra ve iflas daireleri, icra mahkemeleri ve Yargıtay’ın icra ile ilgilenen daireleridir. Yardımcı organlar ise asli icra organlarına icra işlerinde yardım eden cumhuriyet savcılıkları, genel mahkemeler ve polis gibi devlet kurumlarıdır.
İcra dairesi
İcra müdürünün yönetiminde olan icra işlerinde ilk derecede görevli makamdır. İcra müdürleri icra takip işlemlerini gerçekleştirirler. Bu işlemler arasında icra dairesine başvurulduğunda ödeme emri düzenlemek, tutanak tutmak, yapılan ödemelerin kabulü yer alır.
İcra mahkemesi
2004 yılında çıkarılan 5092 sayılı kanunla birlikte daha önceleri icra tetkik mercii olarak adlandırılan bu makamın adı icra mahkemesi olarak değiştirilmiştir. İcra mahkemesinin en önemli görevleri arasında icra dairelerinin gerçekleştirdiği işlemlere karşı yapılan şikayetlerin incelenmesi, icra dairesine sunulan itirazların incelenmesi, mahcuz mala istihkak davasının görülmesi, icra ve iflas dairelerinin gözetimi ve denetimi yer alır.
İcra hukuku anlamında takip, borçlunun borcunun devlet zoruyla ödetilmesi için gerçekleştirilen işlemleri tanımlar. Alacağını alamayan bir alacaklı ilamlı ve ilamsız takip olmak üzere iki farklı takip yolundan birini seçebilir. İlamlı takipte, önce mahkemeden bir ilam alınarak buna özgü takip yolu izlenir. İlamsız takipte ise, alacaklının elinde herhangi bir mahkeme ilamı bulunmaz. Doğrudan yetkili icra dairesine başvurarak borcunu ödemeyen borçlu için ödeme emri çıkarttırır. İlamsız takibe adi haciz yoluyla takip de denmektedir.
Yetkili icra dairesinden anlaşılan, alacaklının icra takibini çeşitli yerlerdeki icra dairelerinden hangisinde başlatıp yürüteceğidir. İlamlı takiplerde alacaklı İcra Ve İflas Kanunu m. 34 uyarınca Türkiye sınırları dâhilindeki her icra dairesine başvurabilir. Para ve teminat borcunu konu alan ilamsız icra takiplerinde yetkiye ilişkin, İcra Ve İflas Kanunu (İİK) m. 50/1, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na (HUMK) atıfta bulunmaktadır. Buna göre anılan kanunun "yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir." Ancak HUMK, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ile yürürlükten kalktığı için Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetkiye ilişkin hükümleri uygulanır. Buna göre, para ve teminat borcunu konu alan ilamsız icra takiplerinde HMK m. 6 uyarınca borçlunun yerleşim yerinin (MK 19) bulunduğu yerdeki icra dairesi, eğer para alacağı bir sözleşmeden doğmuş ise İİK m. 50/1; HMK m. 10 uyarınca sözleşmenin akdedildiği veya sözleşmenin ifa edileceği yerde bulunan icra daireleri yetkilidir. Para borçları götürülecek borçlar olduğundan (BK 89/b.1) sözleşmenin ifa edileceği yer alacaklının yerleşim yeri olacaktır.
Alacaklı, takip talebiyle birlikte yetkili icra dairesinden takibin başlatılmasını ister. Takip talebi yazılı ya da sözlü olarak yapılabilir. Takip talebinde bulunması gereken kayıtlar şunlardır:
Alacaklının (varsa kanuni temsilcisinin ve vekilinin) adı, soyadı, vergi numarası, şöhret ve ikametgâhı
Borçlunun (varsa kanuni temsilcisinin ve vekilinin) adı, soyadı, alacaklı tarafından biliniyorsa vergi numarası, şöhret ve ikametgâhı
Alacağın ve istenen teminatın Türk parası ile tutarı, faizli alacaklarda faiz yüzdesi ve faizin işlemeye başladığı tarih
Alacak bir senede dayanıyorsa, senedin tarih ve numarası bildirilerek aslının veya örneğinin ibrazı
Takip yollarından (haciz veya iflas) hangisinin seçildiğinin beyanı
Alacaklı veya vekilinin imzası ve tarih
Alacaklının yetkili icra dairesine başvurmasının ardından İİK m. 60 uyarınca "icra dairesi bir ödeme emri yazar." Ödeme emri borçluyu temerrüde düşüren bir ihtar niteliğindedir. Ödeme emrinde, yer alması gerekli diğer kayıtların yanında “borcun ve masrafların kanundaki süreler(5, 7 veya 10 gün) içinde ödenmesi”, takibin dayandığı senedin altındaki imza kendine ait değilse kanundaki süreler(5, 7 veya 10 gün) içinde buna açıkça itiraz etmesi, borcun tamamına veya bir kısmına ya da alacaklının takibat işlemine ilişkin bir itirazı varsa bunu da aynı süre içinde bildirmesi, senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde kanundaki süre içinde İİK 74'üncü maddeye göre mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı beyanları bulunur ve İİK m. 61 gereğince "borçluya takip talebinden itibaren nihayet 3 gün içinde tebliğe gönderilir."
Ödeme emrinin tebliği ilke olarak bizzat muhatabın kendisine yapılır. Ancak istisnai durumlarda muhatap adına adli tebligatı kabule kanunen yetkili olan kimselere de tebliğ yapılabilir. Kendisine tebliğ yapılacak kişi konutunda bulunmuyorsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan reşit veya ehliyetsiz olduğu bariz bir biçimde belli olmayan kimseler veya hizmetçilere yapılabilir. Tebliğ hükümlerine ilişkin ayrıntıları 7201 sayılı Tebligat Kanunu düzenlemektedir.
Ödeme emrini alan borçlu, İİK m. 62/1’e göre yedi gün içerisinde yazılı veya sözlü olarak takibin yapıldığı icra dairesine itirazda bulunabilir. İtiraz, icra dairesinin yetkisine, takip konusu alacağa veya takip konusu alacak bir senede dayanıyorsa senedin altında bulunan imzaya ilişkin olabilir. Usulüne uygun biçimde yapılmış olan itiraz, İİK m. 66/1 hükmü gereğince icra takibini durdurur.
Alacaklı borçlunun yapmış olduğu itirazı hükümden düşürmek için altı ay içerisinde icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılmasını talep edebilir veya bir yıl içinde genel mahkemeye başvurarak genel hükümler çerçevesinde alacağının varlığını ispat ederek itirazın iptalini dava edebilir. Ancak, alacaklı İİK m. 68/1’de belirtilen "imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dâhilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye" sahip değilse mutlaka itirazın genel mahkemelerde iptali yolunu izlemek zorundadır. Aksi takdirde, icra mahkemesine kanunda anılan belgeyi sunamayacağı için itirazın kaldırılması talebi reddedilecektir. Alacaklının bu belgeyle icra mahkemesine başvurması halinde icra mahkemesi,
Borca itiraz durumunda itirazın kesin olarak kaldırılması ya da
İmzaya itiraz durumunda itirazın geçici olarak kaldırılması ya da
Borca veya imzaya itiraz halinde itirazın kaldırılması talebinin reddi
kararını verir. İmzaya itiraz durumunda itirazın geçici olarak kaldırılmasının nedeni, imzanın gerçekten borçluya ait olup olmadığının ancak bilirkişi incelemesi sonucu belirlenebileceğidir.
Borca borçlu tarafından yapılmış itirazın alacaklının talebiyle icra mahkemesinde veya genel mahkemede kesin olarak hükümden düşürülmesiyle ödeme emri kesinleşerek cebri icra belgesi halini alır. Aynı zamanda, artık ortada bir mahkeme ilamı bulunduğundan başlatılan ilamsız takip ilamlı takibe dönüşür. Borçlu, itirazının hükümden düşürülmesinin kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmak zorundadır.